Kami, ailesine bağlama çalıyor.
Bir cumartesi gecesi, Kami Kartun’un ailesi ikinci kattaki balkonda oturuyor. Uzun bir masada şeftaliler, karpuz ve kavun dilimleri var. Kami’nin annesi Kuhar, portakal rengi çiçeklerle bezeli beyaz kupalarda kahve servisi yapıyor. Ara sıra sessizliği bozan kurbağa vıraklamaları dışında gece huzurlu ve sakin.
Aydınlatılmamış sokağın karanlığından gelen, Kami’nin traktör ve motosiklet melezi tırbiratörünün patırtısı huzuru bölüyor. 15 yaşındaki Kami, kilisenin avlusunda yaptığı futbol maçından terli, merdivenleri hızlıca çıkıyor. Balkona girer girmez kendini ikiz kardeşi Melina’nın yanındaki koltuğa atıyor. Daha titiz olan Melina Kami’nin haline burun kıvırıyor.
Kami bir taraftan kendine meyve tabağı hazırlarken “kilisede oynamak için korkulukların üzerinden atlamak zorunda kaldık” diye anlatıyor.
Melina’nın alaycı yorumuyla beraber karakter ve görünümü çok zıt ikizler arasındaki sürtüşme başlayıveriyor. Narin Melina Kami’nin varlığıyla hepten minicik kalıyor. Kami ise kocaman elleri ve ayaklarıyla, uzun boylu, geniş bir göğsü olan, irice bir çocuk. Karakteri ise kendinden de iri.
“Seni evlat edindik,” diyor Kami kızkardeşine. “Çöpte bulduk seni” diye ekliyor.
“Ya öyle mi?” diye karşılık veriyor Melina. “Seni ciddiye alıyor gibi görünüyor muyum?”
Kami sinirli bir nefes verip anne ve babasına dönüyor ve bazı çocukların futbol maçında ne kadar kötü oynadıklarını anlatmaya koyuluyor. Maç sırasında arkadaşlarının yaptığı yorumları taklit edip topu ıskalamalarını anlatırken neredeyse oturduğu sandalyeden düşecek. Kami, yürekten bir komedyen.
Melina Kami için “o çok aktif” diyor.
Kami bir iş bitirici olduğunu, ders çalışmayı sevmediğini kabul ediyor. Samandağ’da bir meslek lisesinde okuyor. Uzmanlaşacağı üç alan seçmek zorunda; öğretmenleri ise Kami’nin notlarını esas alıp yoğunlaşacağı dalı belirleyecekler.
“Sadece becerebileceğim bir şey yapmak istiyorum” diyor.
Motor, bilgisayar ve elektrik-elektronik seçeceğini düşünüyor. Fakat bunlardan hiçbiri istediği gibi olmazsa, köyde kalıp kendi toprağını işlemeyi hayal ediyor.
“Üstesinden gelebilirsem, bir çiftçi olacağım.”
“O zaman diplomanı babandan alman gerekecek” diyor Melina.
Kami cevaben bir dirsek atıyor.
“Okulu sevmiyorum,” diyor Kami. “Ders çalışmayı gerçekten sevmiyorum.”
Babaları Bedros masanın başından konuşuyor. Bahçesinde çalışan ve kendi rakısını damıtan sessiz bir adam…
“Dokuzuncu sınıfa gidiyor,” diyor. “Ben şimdiye kadar dokuz kitap okuduğunu görmedim.”
Aile kahkahalara boğulurken Kami iyi huylu bir şekilde omuz silkiyor. Daha iyi olmaya çalıştığını söylüyor ve daha olgun ve düzenli olmaya çabaladığını ekliyor.
“Geçenlerde yatağımı toplamaya başladım. Banyodan sonra yerleri paspaslıyorum. Hatta bazı ev işleri yaptım. Kimse söylemeden kendi isteğimle camları sildim. Babama bahçede yardım ediyorum. ”
“Motosikleti kurcalıyorum,” diye ekliyor Bedros.
“Annemin sinirlerini bozuyorum,” diyor Kuhar.
“Asıl Annem benim sinirlerimi bozuyor,” diye Kami cevap veriyor.
Kuhar sessizce gülüyor ve sonra Kami’den bir şarkı söylemesini istiyor. Kami’nin bağlamasını getirip müziğin keyfini çıkarmak üzere arkasına yaslanıyor. Bağlama kucağında, Kami’nin uzun parmakları perdeler üzerinde hafifçe geziniyor. Yumuşak ve tatlı bir sesle şarkı söylüyor. Babası gururla oğluna bakıyor, ve annesi gülümsüyor ona; Kuhar’ın kahverengi gözleri gözyaşlarıyla parlıyor. Uzanıp Kami’nin alnındaki boncuk boncuk terleri bir mendille siliyor. Kami gözlerini kapayıp şarkı söylemeye devam ediyor, tenor sesi yaz gecesinin nağmesi kurbağa vıraklamalarına karışarak…
Kami Kartun, 15.
Aras Kuş ve Kami köyün sulama kanalında oynuyorlar.
Kami, Toros Silahlı ve Panos Çapar arasındaki çekişmeli tavla oyununu izliyor. Kami, Toros Dayısına hayran ve onunla vakit geçirmekten haz alıyor.